Çırağan Sarayı, İstanbul’un ve tarihin en önemli yapılarından biridir. Osmanlı Dönemi’ne ait olan bir saraydır. Boğaz’a hakim eşsiz bir konuma sahip ve son derece görkemlidir. Ayrıca kısa süreli de olsa padişah ve ailesinin ikamet adresi olmuştur. Mermerden yapılmış olan Çırağan Sarayı iç dekorasyonu ve dış bölümleriyle gören herkesi kendine hayran bırakmaktadır.Sultan Abdülaziz’in talimatıyla inşa ettirilen sarayda Barok mimari özellikleri görülmektedir.
Çırağan Sarayı
Sarayın, cadde üzerinde gördüğünüz kapısı bile sizi geçmişe yolculuğa götürmeye yeterlidir. Caddeye bakan tarafı yüksek duvarlarla çevrilidir. Sarayın içi muhteşem sütunlar, nadide halılar, altın yaldızlı mobilyalar ile donatılmıştır. Sarayın paha biçilemeyen işlemeli kapıları gören herkesi kendine hayran bırakmaktadır. Hatta Sultan II.Abdülhamit’in bu kapılardan bir tanesini, onları çok beğenen Almanya İmparatoru Kayzer II.Wilhelm’e hediye ettiği bilinmektedir. Sarayın yapımı ve süslemesinde kullanılan mermer ve sedef gibi malzemeler, dünyanın çeşitli yerlerinden getirtilen en nadide malzemelerdir. Çırağan Sarayı, tarihte birçok önemli olaya tanıklık etmiş ve bir çok toplantıya ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde de bu özelliğini korumakta ve önemli basın toplantıları ve organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Çırağan Sarayı tüm ihtişamıyla yaklaşık 80 bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Sarayın yapıldığı yerde daha önceleri III.Selim’in yaptırdığı sahil köşkü bulunuyormuş. Bu köşk yıkıldıktan sonra sarayın inşasına başlanmış ve sarayın büyüklüğü sebebiyle, o dönem bazı tartışmalara neden olsa da Beşiktaş
Mevlevihanesi’de yıkılmak zorunda kalarak alanı saray için kullanılmış. Bu muhteşem sarayın yapımı yaklaşık 4 yıl sürmüştür. Çırağan Sarayı önemli olaylara tanıklık ettiği gibi tarihte bazı üzücü olaylara da ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan bir tanesi; V.Murat’ın tahttan indirildikten sonra gözetim altında tutulması için ailesi ile birlikte uzun bir süre Çırağan Sarayı‘na kapatılması olarak bilinmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan bize miras kalan bu görkemli saray, günümüzde lüks otel olarak hizmet vermektedir. Hala eski tarihi dokusunu ve ihtişamını korumaktadır. Özel günlerinizi ölümsüzleştirmek için İstanbul’da tercih edilebilecek en güzel yerlerinden biridir. Sarayın kapısından girer girmez kendinizi geçmişe yolculuk yapmış gibi hissedeceksiniz. Özellikle sarayın birinci katında bulunan restaurantta Boğaz manzarasına karşı mükemmel Osmanlı mutfağı yemeklerini tatma fırsatı bulabilirsiniz.